Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping, resmi bir ziyaret kapsamında başkent Beijing’de bulunan Avustralya Başbakanı Anthony Albanese’yi 15 Temmuz’da kabul etti.

Çin-Avustralya kapsamlı stratejik ortaklığının ikinci on yılına girilirken, Avustralya Başbakanı Anthony Albanese'nin 12-18 Temmuz tarihlerinde Çin'e gerçekleştirdiği bu resmi ziyaret, uluslararası medyanın büyük ilgisini çekti. 

Bu ziyaret, Albanese'nin Avustralya Başbakanı olarak ikinci Çin ziyareti olmasının yanı sıra, bu yıl mayıs ayındaki seçiminin ardından gerçekleştirdiği ilk Çin ziyaretiydi. 15 Temmuz'da Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping, Beijing'de Albanese'yi ağırladı. İki ülke başbakanları yıllık toplantılarını gerçekleştirdi ve ortak bir sonuç bildirisi yayımladılar. Bu bildiride, iki ülke ilişkilerini geliştirmeye devam etme, ortak çıkar alanlarında değişim ve iş birliğini güçlendirme, ulusal çıkarlarını koruma ve anlaşmazlıkları akıllıca yönetme konularında mutabık kalındı.

Çin Diplomasi Enstitüsü’nden profesör Li Haidong, Albanese'nin bu ziyaretinin Avustralya tarafının Çin'e dair rasyonel ve pragmatik bir anlayışa sahip olduğunu gösterdiğini belirtti. Küresel düzenin köklü dönüşümleri bağlamında, Avustralya hükümetinin Çin politikasını ulusal çıkarları perspektifinden şekillendirdiğini kaydeden Profesör Li, Avustralya'nın genel olarak sergilediği bu diplomatik özerkliğin, bölgedeki diğer ülkelere Çin ile ilişkilerini yönetmeleri konusunda ilham verdiğine işaret etti. 

Çin-Avustralya ilişkileri aslında geçmişte de bir gerileme dönemi yaşamıştı. Ancak son üç yılda, Çin-Avustralya ilişkileri yeniden istikrara kavuşarak gelişti. Peki, bu süreçten çıkarılan en büyük ders neydi? Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping'in Albanese ile görüşmesinde belirttiği gibi: "Eşitlik temelinde, fikir ayrılıklarını bir kenara bırakarak ortak noktalar aramak ve kazan-kazan iş birliği, Çin ve Avustralya'nın, iki ülke halkının temel çıkarlarıyla örtüşmektedir. Uluslararası ortam nasıl değişirse değişsin, bu genel istikamete tereddüt etmeden bağlı kalınmalıdır." Bu sözler, sadece Çin-Avustralya ilişkilerinin geçmiş gelişim tecrübesinin bir özeti olmakla kalmıyor, aynı zamanda gelecekteki sağlıklı ilişkilerin temel kılavuzunu da sağlıyor.

Peki, yeni dönemde Çin-Avustralya ilişkileri nasıl daha da ileriye taşınabilir?

Stratejik karşılıklı güven, bu ilişkilerin merkezinde yer alıyor. Görüşmede Cumhurbaşkanı Xi, her iki tarafın da doğru bir karşılıklı algıyla güven temelini sağlamlaştırması gerektiğini vurguladı. Avustralya tarafı ise Tek Çin politikasına bağlı kalacağını, "Taiwan'ın bağımsızlığını" desteklemeyeceğini ve Çin’in her düzeyiyle temas ile diyalogu sürdüreceğini kaydetti. Bu yaklaşımlar, karşılıklı stratejik güvenin sürekli artırılmasına yardımcı olacak ve ikili ilişkilerin daha ileriye gitmesi için güçlü bir güvence sağlayacaktır.

Ekonomik ve ticari iş birliği, Albanese'nin bu ziyaretinin ana odak noktalarından biriydi. Albanese, beraberinde Avustralyalı üst düzey yöneticilerden oluşan bir ticaret heyeti getirdi ve "Çin ekonomisinden asla kopmak istemediğini" açıkça ifade etti. Çin, şu anda Avustralya'nın en büyük ticaret ortağı, en büyük ihracat pazarı ve en büyük ithalat kaynağıdır. Analistler, gelecekte Çin ve Avustralya'nın tarım ve madenler gibi geleneksel iş birliği alanlarındaki temelini güçlendirmenin yanı sıra, yapay zeka, tıp ve sağlık hizmetleri, yeşil enerji ve dijital ekonomi gibi yeni alanlarda da iş birliği büyüme noktalarını aktif olarak genişletebileceğini ve iki ülke arasındaki pratik iş birliğini yeni bir düzeye taşıyabileceğini belirtiyor. 

Karşılıklı etkileşimlerle, iki ülkenin halklarının gönülleri de birbirine daha da yakınlaşıyor. Çin, uzun zamandır Avustralya'nın en büyük uluslararası öğrenci kaynağı ve en büyük turist kaynağı konumunda. Her yıl bir milyondan fazla Çinli turist Avustralya'yı ziyaret ediyor.

Albanese'nin bu Çin ziyaretinde, iki taraf kültür, spor, eğitim ve turizm alanlarındaki değişimleri güçlendireceklerini, buna Çin-Avustralya turizm diyaloğunun yeniden başlatılmasının da dahil olduğunu vurguladı.