A1 Capital'in değerlendirmesinde, yurtdışı piyasalarda geçen hafta genel olarak, Fed'in gelecek hafta faiz indirimine gideceği yönündeki artan beklentilerle yükselişe geçtiği belirtildi. Bu beklentilerin, özel sektörde 32.000 iş kaybını bildiren ADP anketinin yayınlanmasının ardından güçlendiği vurgulanırken şu bilgiler verildi:

"Temel PCE endeksi, tahminlerle uyumlu olarak piyasa duyarlılığını değiştirmedi ve Wall Street tarihi zirvelerine yakın seviyelerde işlem gördü. Bu bağlamda, risk iştahı güçlü kalabilir ve geleneksel bir yıl sonu yükselişi ihtimalini koruyabilir.

Tüm gözler, Çarşamba günü yapılması planlanan ABD Merkez Bankası (FED) toplantısına çevrildi. Yatırımcılar 25 baz puanlık bir faiz indiriminden yüzde 87 emin olsa da, özellikle son konuşmasında güvercinden ziyade şahin bir duruş sergileyen Başkan Powell'ın konuşması merakla bekleniyor. Enflasyona ilişkin son makroekonomik veriler beklentilerle tamamen uyumluydu. PCE (Parasal Tüketim Harcamaları) aylık bazda yüzde 0,2 arttı. ABD'de tüketici harcamaları, üç aylık artışın ardından Eylül ayında ılımlı bir artış gösterdi. Bu durum, üçüncü çeyreğin sonunda ekonomide ivme kaybı yaşandığını, zayıf işgücü piyasası ve artan yaşam maliyetinin talebi sınırladığını gösteriyor.

Bu açıklamanın ardından, uzun vadeli faiz oranları istikrarlı kaldı ve ABD 10 yıllık tahvil getirisi yüzde 3,95 ile yüzde 4,17 arasında yatay bir konsolidasyon kanalında işlem görmeye devam etti. Hisse senedi endeksleri ise, özellikle artan şirket kazançları beklentileri nedeniyle, yüksek değerleme seviyelerine rağmen yükselişini sürdürüyor.

Ham petrol fiyatları, Moskova ve Washington arasında Ukrayna konusunda yapılan ve şimdiye kadar kayda değer bir ilerleme kaydedilemeyen görüşmelere benzer şekilde durgun seyrediyor. Ukrayna, Rus enerji altyapısı üzerindeki baskısını sürdürüyor.

Geçen hafta Karadeniz'de iki petrol tankerini hedef alan Ukrayna ordusu, Syzran'daki Rus petrol rafinerisini vurduğunu iddia ediyor. Jeopolitik cephede ise, ABD ve Venezuela arasındaki gerilim giderek artıyor ve bu durum, ABD'nin müdahalesi durumunda Venezuela'nın petrol ihracatını sekteye uğratabilir.

Son olarak, OPEC+ 2026 başı üretim hedefini koruyor. Üye ülkelerin maksimum üretim kapasitesi konusundaki görüşmeler, iç çatışma kaynağı olmaya devam ediyor. Fiyatlar açısından Brent petrol yaklaşık 63 dolar seviyesinde işlem görürken, WTI petrol 58,30 dolar seviyesinden işlem görüyor.

Bakır, Londra Metal Borsası'nda (LME) ton başına 11.450 dolara ulaşarak yeni bir rekor kırdı. Bu artış, zayıflayan dolar ve dünyanın önde gelen üreticisi Şili'deki üretimdeki düşüşten kaynaklanıyor.

Altın da 4.235 dolara yükseliyor. Dünya Altın Konseyi'ne göre, değerli metal, merkez bankalarının alımlarından faydalanıyor ve Ekim ayında 53 tonluk net alım yaptı. Polonya ve Brezilya önemli alımlarla öne çıkıyor. Kısa vadede altın iki önemli faktörden faydalanıyor: Amerikan dolarının düşüşü ve Fed'in faiz oranlarını düşüreceğine dair genel beklenti.

Gümüş de yükseliş trendini sürdürüyor, Cuma günü 59,32 dolarlık yeni bir rekor seviyeye ulaştıktan sonra ons başına yüzde 0,4 düşüşle 58,06 dolara geriledi. Beyaz metal, bu yıl şimdiye kadar yüzde 100'ün üzerinde değer kazandı. Gümüşün altına kıyasla hala değerinin altında görüldüğünü ve 2025'teki yükselişinin hem büyüyen endüstriyel iştahı hem de talebin 2026'ya kadar arzı aşmaya devam edeceği beklentilerini yansıttığını düşünmekteyiz.

Başlık olarak bakarsak bu hafta; küresel piyasaların ana gündemi, 9–10 Aralık’ta gerçekleşecek Fed toplantısı olacak, Makro veri tarafında ABD üretici fiyatları (PPI), Euro Bölgesi enflasyon verileri ve Çin’in açıklayacağı CPI/PPI rakamları küresel büyüme ve enflasyon görünümü açısından yön gösterecek. Fed sonrası açıklanacak ABD verileri volatiliteyi artırabilir; Euro Bölgesi verileri ise ECB’nin kısa vadeli politika patikası için önemli sinyaller sağlayacak. Çin cephesindeki fiyat göstergeleri emtia ve gelişen ülke piyasaları üzerinde etkili olabilir. Diğer önemli başlıklar arasında Avustralya, Kanada ve İsviçre merkez bankalarının politika kararları yer alıyor; bu kararlar küresel risk iştahı, carry trade akımları ve para birimlerinde kısa vadeli hareketlere yol açabilir.

Türkiye tarafında ise 11 Aralık’taki TCMB PPK toplantısı kritik olacak. (150 baz puanlık indirim beklemekteyiz.) Sanayi üretim ve Cari işlemler verileri ile piyasa katılımcıları anketi de diğer önemli başlıklar olarak karşımıza çıkmakta."